top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

BİLDİKLERİMİZ

BİLDİKLERİMİZ

 

Albert Einstein’nın “Aslında herkes dâhidir. Ama siz kalkıp bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre yargılarsanız, tüm hayatını aptal olduğuna inanarak geçecektir.” sözü kişinin doğru eğitiminin ne kadar önemli olduğunu anlatır. Bir de önemli olan gerekli eğitimi almayıp ta birçok şeyi bildiğini sananlar. Düşünür Bertrand Russell şöyle der: “Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.” Her konuda fikir sahibi olanlar, hiçbir şeyi bilmediğinin farkında değildirler. Türkçe’de “cahil cesareti” diye bir deyim var, bu bilim dünyasında  “Dunning-Kruger etkisi” diye de bilinir. Bu görüş, “Yetkin olmayan insanlar, vardıkları yanlış sonuçlar ve talihsiz seçimlerin yanlışlığını anlayabilecek kapasiteye sahip değillerdir.” görüşünü savunmaktadır. Bu teori 1999 yılında Cornell Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretmenlerinden Dr. David Dunning ve  Dr. Justin Kruger tarafından ortaya konmuş. Niteliksiz insanlar, ne ölçüde yetersiz olduklarını fark edemezler. Niteliksiz insanlar, bildiklerini abartma eğilimindedir. Yetersiz insanlar, gerçekten donanımlı insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler. Bilgileri, eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, ne kadar eksik olduklarının farkına varmaya başlarlar.

 Cornell Üniversitesi’ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik ‘Nasıl geçti?’ sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi. Soruların yüzde 10’una bile yanıt veremeyenlerin ‘kendilerine güvenleri’ müthişti. Onların ‘testin yüzde 60’ına doğru yanıt verdiklerini’ düşündükleri; hatta ‘iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları’ ortaya çıktı. Soruların yüzde 90’ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise ‘en alçakgönüllü’ deneklerdi; soruların yüzde 70’ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.

Anlatılmak istenen tam da bu durumdu. İnsan öğrendikçe ve araştırdıkça bilmediğini düşünüyor. Bilim sürekli bir arayış üzerine kurulu, gelişen bir organizmadır. Dünün birikimiyle bugünü açıklar ve buradan geleceğe uzanır. Bilimsel olarak bugün herhangi bir konuda sunulan gerçek, yarın değişebilir. Çünkü bilimde dogmalara yer yoktur.  Bilim, özünde bilmediğini düşünebilmektir. İşte bunun için, araştırma, öğrenme ve algılama sonsuzdur. Bilim gerçekliği arar, gerçeklik de sonsuzdur. Hepimiz çok akıllı olduğumuzu ve çok şey bildiğimizi düşünürüz.  Oysa gerçekte hiçbirimiz en azından düşündüğümüz kadar akıllı değiliz ve düşündüğümüz kadar da çok şey bilmiyoruz.

 Büyük bilim insanlarından birisi olan Stephen Hawking’in şu sözü çok güzel : “Bilginin en büyük düşmanı cehalet değil, bildiğini zannetmektir.”

İşte insanın tarihsel en büyük hatası, bildiğini sanma yanılgısıdır. İkili ilişkilerimizde de karşıdaki insandan daha akıllı olduğumuzu, onun tüm davranışlarının nedenini bildiğimizi düşünür ve çoğu zaman empati yapmaktan kaçınırız. Bu nedenle ikili ilişkilerimiz karmaşık bir yün yumağına dönüşür ve başarısız oluruz. İlişkinin öznelerinden birisinin diğerini, ya da her ikisinin  birbirini küçümsediği bir ilişkinin başarılı olma olasılığı yoktur.

Cahil insan, cahil olduğunu bilmeyen insandır ve işte bu nedenle her şeyi bildiğinden emindir. Ancak okuyan, araştıran, bilime inanan bir insan ise cahil olduğunu bilir ve bu yüzden öğrenmeye çalışır, öğrenme sürecinin sonsuz olduğunun ve hiçbir zaman her şeyi bilemeyeceğinin farkındadır.

Hayatımızda en az kullandığımız kelime, ‘bilmiyorum’ kelimesidir. Bu kelimeyi daha sık kullanmaya başladığımızda ise, cehaletimizi görmeye başlayacağız demektir.

24 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page