top of page
Yazarın fotoğrafıAhmet Güdücüoğlu

KÜTÜPHANE


Dilimizde yaygın bir şekilde kullanılmakta olan "Kütüphane" kelimesi, Arapça kitap anlamına gelen "kütüp" ile Acemce ‘de ev anlamına gelen "hane" kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. Kütüphane Haftası; Türkiye'de 1964 yılından beri Mart ayının son Pazartesi günü ile başlayan hafta kutlanır. Amacı, halkın kütüphanelerden daha iyi şekilde yararlanmasını, kütüphanecilik mesleğinin tanınmasını sağlamak, Türk kütüphaneciliğinin sorunlarını halka mal etmektir. Bu yıl 60’ıncısı düzenlenen Kütüphane Haftası 25-31 Mart tarihlerini kapsamaktadır.

Kütüphane, aslında toplumun bilgiye olan ihtiyacını karışılamaya yönelik, her türlü kültür birikimini bünyesinde toplayan ve onlardan yararlanılması için hizmet veren toplumsal bir kurumdur. Kitapların büyülü dünyasında yaşamak bir alışkanlık ve en güzel tutkudur. Kişide çok güzel bir bağımlılık yaratır. Öyle bir bağımlılıktır ki kendinizi bir kaptırırsanız, bir daha kurtulmak istemezsiniz. Romanlar, öyküler ve şiirler ile bambaşka gezegenlerde gezer, sonsuz düşlere dalar, hayata başka bir pencereden bakarsınız. Kitapların olmadığı bir dünya yağmursuz kalan ekim alanları gibidir, kurumaya yüz tutar ve verimsiz kalır. Kitapları seven, insanları ve diğer tüm canlıları sever.

 İnsanı doğru algılamanın yolu kitaplardan geçer. Bilimin ve sanatın temeli kitaba dayanır. İşte insanlık için bunca değerli olan kitaplar, kütüphanelerde korunur. Araştırmacıların, öğrencilerin, tüm insanların hizmetine sunulur. Kuşkusuz çoğu kişinin kendi evinde kitaplığı vardır ama buradan sadece kendisi ve yakınları yararlanabilir. Oysa kütüphanelerden çok geniş kitlelerin yararlanma olanağı vardır. Üstelik böyle bir özel kitaplığa sahip olan kimsenin de kütüphanelere gereksinimi vardır. Çünkü özel bir kitaplık asla kütüphanelerin zenginliğine erişemez. Günümüz dünyasında gelişen ileri teknoloji uygulamaları ile birlikte dijital kitaplıklar gündeme gelmiştir. Hatta e-book denilen elektronik kitaplarda okuyucuya sunulmuştur. Fakat bu dijital görüntüler,  kitap sayfalarının parmaklarımıza dokunan hışırtısının ve yaprakların o güzel kokusunun yerini tutabilir mi? Kısacası internet olanakları ne kadar gelişse, yaygınlaşsa da kitabın yerini tutamaz. Sevindirici olan bir olgu vardır ki gelişmiş ülkelerde kitaba, kütüphaneye olan ilgi azalmamış hatta artmıştır. Türkiye ile yakın nüfusa sahip AB üyesi ülkelerden 2000 yılı verilerine göre Almanya’da 11.332, Fransa’da 4.008, İngiltere’de 4937 ve İspanya’da 5.209 halk kütüphanesi var iken, Türkiye’de 1.502 halk kütüphanesi bulunmaktadır. Türkiye’deki kahvehane ve kütüphane sayılarının kıyaslaması geçen yıla göre şöyledir; Kütüphane sayısı: 1.412-Kahvehane sayısı: 570.000-dir. Ülkemizde kitap okuma oranı çeşitli istatiksel yayınlarından elde ettiğimiz verilere göre%4,5 buna karşın televizyon izleme oranı %94. Ülkemizde altı kişiye bir kitap düşüyor. Ayrıca altmışlı yıllara göre günümüzde yükseköğrenimi bitirenlerin sayısı on beş kata yakın arttığı halde, kitap okuma oranında da büyük düşüş gözlenmektedir. Dünya tarihini incelediğimizde, çeşitli uygarlıklar yok edilirken, barbarların ilk yaptığı kitapları yakmak olmuştur. Bu kitapların yok edilmesi sonucu insanlık tarihi çok büyük kayıplara uğramıştır. Arapların İspanya’yı terk etmelerinden sonra Granada meydanında yakılan Endülüs Kütüphanesi için Fizikçi Pierre Curie şunları söylemiştir:” Endülüs kütüphanesinden otuz kadar kitap kurtuldu, onlarla atomu parçaladık. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısını kurtarabilseydik şimdi galaksiler arasında geziyor olacaktık” diyerek kitapların ne kadar çok önemli olduğunu vurgulamıştır. Sözlerine “ Orada bilim yok edilince, biz yeniden sıfırdan onların yüzyıllar önce keşfettiği şeyleri bulmaya çalıştık ve yüzyıllar kaybettik ”diyerek düşüncelerini tarihe aktarmıştır.

 

 

 

 

17 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page