top of page
Yazarın fotoğrafıHamza Dalgıç

Kadın cinayetlerine protesto!

Lüleburgaz Kent Konseyi, ülke gündeminde büyük ses getiren İkbal Uzuner ve Ayşenur Hilal’in vahşice katledilmelerine ilişkin basın açıklamalarında bulundu.

Lüleburgaz Kent Konseyi, İkbal Uzuner ve Ayşenur Hilal’in vahşice katledilmelerine ilişkin basın açıklamalarında bulundu.

Lüleburgaz Kent Konseyi, 7 Ekim Pazartesi günü ülke gündeminde büyük ses getiren İkbal Uzuner ve Ayşenur Hilal’in vahşice katledilmeleri hakkında basın açıklamalarında bulundu. Kent Konseyi adına basın açıklamasında bulunan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Çiğdem Öz’ün yanında Lüleburgaz CHP İlçe Kadın Kolları Başkanı Latife Uysal ve Kent Konseyi Başkanı Günalp Çakır açıklamalarda bulundular.

“SİZDEN DAHA CESURUZ”

Kent Konseyi adına basın açıklamasını yapan Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Çiğdem Öz;

“Geçmişi insanlık tarihi ile denk olan iyiyle kötünün savaşında, insanca onurlu yaşamanın tarafını tutan bizler, bir kere daha karanlığın gece gibi üzerimize çöktüğü dönemlerden geçiyoruz. Ruhumuzu daraltan vahşet haberleri ve akıl almaz olaylar, ardı arkası kesilmeksizin sızlayan yaralarımızı deşmekteler. Üç gün önce dehşeti gözlerimizin önüne seren İkbal ve Ayşenur'un katiline ve onun arkasındaki karanlığa karşı, adı konmamış katilleri ve baskıyla sessiz kalan tüm ortaklarına karşı Narin ve daha nice masum için hepimiz adına haykırıyorum: sizden korkmuyoruz ! 

Daha dün gibi içimizi yakan İlknur kardeşimiz ve onun cennetteki diğer arkadaşlarını boğazımız düğümlenerek uğurladık. Yüreğimiz kan ağlayarak izlediğimiz gelişmeler karşısında, adalet ve huzur beklentisiyle bir nebze olsun dizginlemeye çalıştığımız öfkemize karşı bizi sessiz bir azınlık olan gören herkese, hepimiz adına cevap veriyorum. Sizden daha cesuruz!

Kadın, çocuk, genç, yaşlı demeden giden canlarımıza borçlandığımız şeylerin en önemlisi, geride kalan ailelerini ve bizi teskin edecek yaptırımların hayata geçirilmesidir. Özellikle İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmamızla birlikte yükselişe geçen aile içi şiddet olaylarından kadını ve çocuğu koruyacak, fiziksel ve cinsel başta olmak üzere şiddetin her türlüsüne karşı toplumdaki "cezasızlık" algısını ortadan kaldıracak nitelikte yasal düzenlemelere olan ihtiyaç gözler önüne serilmiştir.

Şiddetin arkasında duran koşullar yalnızca hukuk sistemimizdeki değil toplumsal hayatımızdaki yapısal sorunlarla da doğrudan ilişkilidir. Birbirinden ayrılamayacak birer olgu haline gelen şiddet, taciz, zorbalık ve suç sarmalından çıkmak için de üretilecek çözümler, ancak toplumsal bir mutabakatla hayata geçirildiğinde yaralarımıza merhem olacaktır. Bu bağlamda: İstanbul Sözleşmesi'ne dönüş süreci derhal başlatılmalı, bunun yanı sıra aile içi başta olmak üzere kadınlara ve çocuklara karşı tavan yapan şiddet eylemlerine karşı caydırıcı cezalarla birlikte önleyici tedbirler alınmalıdır. Bu hususta sorumluluk sahibi Yasama erkine destek olacak her türlü akademik çalışmaya ek olarak sivil toplumun ve vatandaşların talepleri dikkate alınmalıdır. Toplum yapımızın temel taşı olan ailenin korunması, aileyi tehdit eden unsurların tespiti ve ortadan kaldırılması için gerekli sosyal sorumlulukların yerine getirilmesi de şarttır. Çok boyutlu ele alınacak ekonomik, sosyal, kültürel sorunların çözümüne ilişkin Mülki İdare ve Yerel Yönetim politikalarına ek olarak toplumdaki tüm sivil aktörlerin de ayrım gözetmeden ortak eylem planlarında buluşmalarını öneriyoruz. Çocuğun üstün yararını gözeten, akran zorbalığını da kapsayacak şekilde "Çocuk Dostu" uygulama örneklerinin ülkemizde yerleşik hale gelmesi, çocuğun fiziksel ve ruhsal gelişimini destekleyici ideal ortamların yaygınlaştırılması için gerekli her türlü çalışma gerçekleştirilmelidir. Çocuğun istismarına karşı taviz vermeyecek yaptırımlar, bağımlılıktan korunma ve bağımlılıklarla mücadele bilincinin yükselmesinin yanı sıra, çocuğun kendini gerçekleştireceği bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetlerin özendirilmelidir. Yarının sorumluluk sahibi, düşünen, sorgulayan ve birey olarak birbirinin özgürlük alanlarına saygılı vatandaşlar yetiştirilmesi için kamu- özel sektör işbirliği ve sivil toplumun kolaylaştırıcı rolü önemsenmelidir. Bu noktada Lüleburgaz Kent Konseyi olarak tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde çalışmaya hazırız. Kadın meclisimiz başta olmak üzere, tüm meclis ve çalışma gruplarımızın yanı sıra tüm genel kurul bileşenlerimiz ile birlikte toplumsal farkındalığa yönelik faaliyetlere destek olacağımızı da paylaşıyoruz. Nazım'ın deyişiyle bir orman gibi kardeşçesine yaşamak mümkün, şiddetin olmadığı bir Dünya mümkün, ancak bunun için vazgeçilmez şartımız insan onuru ve eşit yaşam hakkımızı sonuna kadar savunacağız. Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün " Sen yerlerde sürünmeye değil, göklerde yükselmeye layıksın" dediği biz kadınlar, bağımsızlık mücadelemizdeki destanımızı saf ve organize olmuş kötülüğe karşı sürdürmekte kararlıyız. Karanlığa karşı sökecek şafağın ufkunda sizleri buluşmaya davet ediyor ve hepiniz adına haykırıyorum: Biz buradayız!” açıklamalarında bulundu.

Katılımcılar basın açıklaması sırasında ise; “Susma, haykır! Şiddete Hayır!”, “Sus sus nereye kadar? Artık yetti buraya kadar!”, “Karanlığa teslim olmayacağız!”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!”, “Biz buradayız!”, “Kadın, yaşam, özgürlük!” şeklinde sloganları ile tepkilerini dile getirdi.

SOKAKLARDA HUZUR İSTİYORUZ!

Öz’ün ardından, Lüleburgaz CHP İlçe Kadın Kolları Başkanı Latife Uysal da bir basın açıklaması yaparken, “Sokaklarda huzur istiyoruz! İstanbul’da meydana gelen korkunç olay hepimizin yüreğinde derin bir öfke ve acı bırakmıştır. İki kadının vahşice katledilmesi, toplum olarak üzerimize düşen sorumlulukları bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kadınların can güvenliğini sağlamak hepimizin görevidir. Artık sokaklarımızda korku değil huzur, şiddet değil güvenlik istiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizler, kadınların özgür ve güvenli bir şekilde yaşama hakkını savunmaya ve bu yolda gereken her türlü mücadelenin öncüsü olmaya devam edeceğiz. İstanbul’da, Fatih ve Eyüp ilçelerinde hayatlarını kaybeden kadın kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevenlerine baş sağlığı diliyoruz. Bu olayın bir daha yaşanmaması için sesimizi daha gür bir şekilde duyurmaya ve çözüm üretmeye kararlıyız. Kadınların sokaklarda korku ile değil, güvenle ve huzurla yürüdüğü bir Türkiye için, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden yürürlüğe girdiği bir Türkiye için mücadelemiz sürecektir. Yaşasın kadın mücadelesi!” açıklamalarında bulundu.

YİNE SAHADA BULUŞACAĞIZ

Basın açıklamasını sonlandırmak üzere kürsüye geçen Kent Konseyi Başkanı Günalp Çakır; “Bugün burada yaşadığımız acıları bir nebze olsun dile getirmek, kaybettiğimiz canlarımıza selam göndermek için bir araya geldik.

Burada yaptığımız açıklamaların yanı sıra dün sosyal medyada da bir etkileşim vardı. Evet çalışıyoruz. Öncelikle hepinize katılımları için çok teşekkür ediyorum. Bundan sonra da hiçbir ayrım gözetmeksizin Kent Konseyi olarak bu yönde ki politikalarımızı sürdüreceğiz, yine sahalarda, salonlarda, fikirlerde buluşacağız. Çok teşekkür ediyorum hepinizin ayağına sağlık.” diyerek sözlerini noktaladı.

162 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page