“Bordrolarını yakıp zammı protesto ettiler”
“Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir”
“En düşük memur maaşı yüzde 100 arttırılsın”
Lüleburgaz’da görev yapan kamu çalışanları bir gün süreyle iş bıraktı. Kamu emekçilerinin maaşlarına uygulanan yüzde 11,54’lük zammın trajikomik olduğunu belirten grup, basın açıklamasının ardından maaş bordrolarını yakarak uygulanan zammı protesto etti.
Lüleburgaz’da görev yapan ve Askeri İş Yerlerinde Görevli Kamu Çalışanları Sendikası (ASİM-SEN), Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikaları (BASK), Birleşik Kamu İş Görenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Hürriyetçi Sendikalar (HÜR-SEN)üyesi kamu emekçileri, basın açıklaması düzenleyerek bir gün süreyle iş bıraktı.
13 Ocak Pazartesi günü Lüleburgaz Üçgen Park’ta gerçekleştirilen basın açıklamasını, katılımcı tüm sendikalar adına, Eğitim-Sen Lüleburgaz Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Selda İtak okudu.
İtak, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı enflasyon oranının çarşı, pazar ve sokaklarla örtüşmediğini belirtti.
Kamu emekçilerinin maaşlarına uygulanan yüzde 11,54’lük zammın trajikomik olduğunu belirten Selda İtak, bu düzenin sürdürülebilir olmadığının altını çizdi.
Art arda gelen zamlarla mücadele etmenin neredeyse imkansız hale geldiğini kaydeden İtak, işçi, emekli ve öğrencilerin durumlarının daha da vahim olduğunu söyledi.
Basın açıklaması sırasında;
“Direne direne kazanacağız”, “rakamlar yalan sefalet gerçek”, “yandaşlara değil emekçiye bütçe”, gün gelecek devran dönecek, AKP halka hesap verecek”, “zam zulüm işkence işte AKP”, “vergide adalet istiyoruz”, “emekçiyiz haklıyız kazanacağız”, “yandaş sendika istemiyoruz”, “bu daha başlangıç mücadeleye devam”, “birleşe birleşe genel greve” gibi sloganlar da atıldı.
“BU DÜZENİN SÜRDÜRÜLEMEZ OLDUĞUNU HAYKIRIYORUZ”
Kamu emekçilerinin maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yettireceğini şaşırdığını belirten Eğitim-Sen Lüleburgaz Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Selda İtak; “Bugün, emeğimizin değersizleştirilmesine, yaşam şartlarımızın ağırlaştırılmasına, yoksullaştırılmamıza ve insanca yaşam hakkımızın hiçe sayılmasına karşı ülkemizin her köşesinde alanlardayız.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı yüzde 44,38’lik yıllık enflasyon oranı, çarşıda, pazarda yaşadığımız gerçeklerle asla bağdaşmamaktadır. Halkı yanıltan bu sahte rakamlarla bizleri sefalete mahkûm etmeye çalışanlara karşı susmayacağız! Yalanlarla örülmüş bu sistemin ilüzyonunu reddediyoruz ve emeğimizin onurunu korumak için mücadele bayrağını yükseltiyoruz.
Kamu emekçilerinin maaşlarına yüzde 11,54 gibi trajikomik bir zam uygulamak, alın terimize ve emeğimize yapılmış büyük bir hakarettir. Üstelik bu hakaret yalnızca kamu emekçilerini değil, toplumun geniş kesimlerini de derinden yaralamaktadır. Ekonomik krizle her gün biraz daha ağırlaşan hayat koşulları, temel ihtiyaçlarımızı bile karşılayamayacak duruma gelmemize yol açmıştır. Açlık sınırında yaşamaya zorlanan milyonlar olarak, bu düzenin sürdürülemez olduğunu haykırıyoruz.
Artık zamlar, sıradan bir haber olmaktan çıkıp emekçilerin günlük yaşamını alt üst eden bir gerçekliğe dönüşmüştür. Market raflarından temel ihtiyaçlara, faturaların her kaleminden ulaşım ücretlerine kadar fiyatlardaki artışlar, emekçilerin cebine her gün biraz daha yük bindiriyor. Kamu emekçileri, maaşlarını hangi ihtiyaçlarına yetiştireceklerini şaşırırken, art arda gelen zamlarla mücadele etmek neredeyse imkânsız hale geldi.
Ülkemizde kira artışları, artık vatandaşların barınma hakkını elinden alacak boyutlara ulaşmıştır. Ortalama konut kiraları asgari ücret düzeyini aşmış, göreve yani başlayan kamu emekçileri kirasını ödeyebilmek için adeta öğrenciler gibi ortak ev tutmaya mecbur bırakılmıştır. İşçi, emekli ve öğrenciler için durum daha da vahimdir.” dedi.
“ARTIK TÜKENDİK!”
Sözlerine devam eden İtak; “2025 yılına, milyonlarca çalışanı ilgilendiren %30’luk asgari ücret zammı, memur emeklilerine reva görülen yüzde 11,54’lük sefalet artışı ve işçi emeklilerine verilen %15,75’lik zam ile girdik. Bu zamlar yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunu açlığa mahkum etmektir. Bu kölelik düzeni ile hayatta kalmak mümkün değildir.
Cumhurbaşkanı'nın "fahiş fiyatlı ürünleri boykot edin" çağrısı, siyasi iktidarın halktan ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Emekçi ve emeklilere yapılan bu boykot çağrısı, bir avuç ayrıcalıklı azınlığın sokaktan, çarşıdan ve halkın gerçeklerinden tamamen uzaklaştığını açıkça göstermektedir.
Sayın Erdoğan’a soruyoruz: Elimizde bir simit, bir bardak çayla daha neyi boykot edelim? Elektrik faturasını mı? Çocukların eğitim masraflarını mı? Market reyonlarını mı? Ulaşımı mı?
Halkın yaşam mücadelesini görmezden gelen bu çağrılarla, adeta dalga geçercesine yapılan açıklamaları kabul etmiyor ve yaşam koşullarımızı iyileştirmek için sorumluluk almayanları silkelenip kendine gelmeye davet ediyoruz. Bu çelişkiyi asla kabul etmiyoruz.
Halktan doğrudan ya da dolaylı yollarla toplanan vergilerle oluşturulan kamu kaynaklarının, halkın refahı yerine garantili rant projelerine ve yandaş şirketlerin kasalarına akıtılması, vicdanları yaralayan bir haksızlıktır.
Yandaş şirketlerin, kamu kaynaklarını talan edercesine sahiplenmesi ve üstüne üstlük vergi indirimi gibi ayrıcalıklar bekleyen bir yüzsüzlüğe bürünmesi artık sabır sınırlarını aşmıştır. Halk, yokluk içinde yaşam mücadelesi verirken, kaynakların bir avuç yandaşa peşkeş çekilmesine göz yummayacak ve bu talan düzeninin değişmesi için mücadeleye devam edeceğiz. Artık tükendik!” ifadelerini kullandı.
“EN DÜŞÜK MEMUR MAAŞI YÜZDE 100 ARTIRILSIN”
En düşük memur maaşlarının yüzde 100 artırılarak insan onuruna yaraşır bir seviyeye getirilmesinin şart olduğunu belirten Eğitim-Sen Lüleburgaz Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Selda İtak; “Hakkımız olanı talep etmek için buradayız;
En düşük memur maaşının %100 arttırılarak insan onuruna yaraşır bir seviyeye getirilmesi şarttır.
Enflasyon farkı hesaplaması, şeffaf bir şekilde bağımsız kurumlar tarafından gerçekleştirilmeli ve aylık olarak maaşlara yansıtılmalıdır. Asgari ücret işçi sendikaları ve konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir komisyon tarafından belirlenmelidir.
Emekli maaşları, açlık ve yoksulluk sınırı esas alınarak yenilenmeli, en düşük emekli aylığı asgari ücret seviyesine çıkarılmalıdır. Kamu çalışanlarının maaşları dışında kalan tazminatları, ek ödemeleri ve seyyanen ödemeler emekliliğie yansıtılmalıdır.
Yapılan 3600 ek gösterge düzenlemesi birçok memur yönünden eksik bırakılmış, kamuda hiyerarşik yapı bozulmuştur. Bu sebeple tüm kamuyu kapsayan bir ek gösterge düzenlemesi yapılmalıdır.
Kadın emekçilerin üretim sürecine eşit koşullarda katılabilmesi için iş yerlerinde ücretsiz kreşler açılmalıdır. Bu adım, yalnızca kadınların ekonomik özgürlüklerine katkı sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine de güç kazandıracaktır.
Halkın sırtına yüklenen adaletsiz vergiler, emekçinin alın terine yapılan açık bir gasp haline gelmiştir. Vergi adaleti sağlanmalı, ücretli çalışanların vergi dilimi %10’a sabitlenmeli, temel ihtiyaçlara uygulanan dolaylı vergiler kaldırılmalıdır.
Artan kira fiyatlarına karşı işçi, memur ve emekliyi koruyacak önlemler acilen alınmalı ve barınma desteği sağlanmalıdır. Yandaş sendikaların dilenci gibi refah payı talebine karşı, gerçek bir toplu sözleşme mutabakatı sağlanmalıdır. İşverenin güdümünde olmayan, bağımsız kamu emekçileri konfederasyonlarının söz sahibi olduğu bir toplu sözleşme sistemi şarttır!
Grevsiz bir toplu sözleşme olmaz. Grev hakkı olmayan bir toplu sözleşme görüşmesi senaryosu işveren tarafından önceden yazılmış bir tiyatrodan başka bir şey değildir. Eşit işe eşit ücret talebimizden asla vazgeçmeyeceğiz!
Kamu kurumlarında görevde yükselmek, tayin ve yer değişikliği üye olunan sendikaya göre değil liyakata dayalı adil bir sistemle yapılmalıdır. Kamuda mülakat uygulamasına son verilerek liyakatin esas alındığı bir sistem acilen kurulmalıdır. Artık sessiz kalma zamanı değildir.
Bugün üretimden gelen gücümüzü kullanarak, 1 (bir) günlük iş bırakma eylemini gerçekleştiriyoruz. Bu, yalnızca kamu emekçilerinin değil, toplumun her kesiminin mücadelesidir. Bu mücadele, insanca bir yaşam, adil bir gelir dağılımı ve halkın refahını önceleyen bir düzen içindir.
Kamu çalışanları olarak, emeğimizin ve onurumuzun hiçe sayılmasına asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz! Hep birlikte sesimizi yükseltelim!
Bu burada bitmeyecektir, taleplerimizin dikkate alınmaması durumunda tüm emekçiler ile genel grevin örgütlenme sürecinde etkili olacağımızı kamuoyuna buradan ilan ediyoruz.
İŞYERLERİMİZDEN ve ALANLARDAN uyarıyoruz!
Emeğimiz için, geleceğimiz için, adalet için mücadeleye devam ediyor ve hükümeti bu yanlıştan acilen dönmeye davet ediyoruz.” diyerek sözlerini noktaladı.
Basın açıklamasının hemen ardından yapılan eyleme ve basın açıklamasına katılan kamu emekçileri, maaş bordrolarını yakarak uygulanan zammı protesto etti.
Comments